30 Temmuz 2013 Salı

Acı Sigara



Ulan ibne hayat, diye söylendi kendi kendine, ama yaşamın ne suçu vardı ki?
Yaşam kimseyi güle oynaya karşılamamıştı ki.
Kimseye bir vaatte bulunmamıştı.
Kimin kimle yaşayacağını, birliktelik sürdüreceğini, kimin kimle yatacağını ya da dost olacağını, ne kadar yaşayacağını nerde ve nasıl öleceğini vaat etmemişti ki.

Ama hep başına gelenlerden sonra şunu söyleyebilirdi; yaşam dalyarak bir milletvekili değil, duygu milletinin vekiliydi. Yapılan doğruların ya da yanlışların sonucunu getiriyordu, hem de hemen, leylekleri kargo şirketlerine bin basardı.


                                  ACI SİGARA/ SARP BENGÜ

28 Temmuz 2013 Pazar

Tecavüz



Birini anlamak; birine yakın olmak demek değildir. Sizi anlıyor diye insanlara güvenmeyin gözü kapalı. Şahıslara odaklı hayaller kurmayın çünkü o hayaller paramparça olduklarında sadece sizin bileklerinizi kesecektir. İnsana odaklı planlar yaptıkça insana ait olan sonsuz kusur silsilesi planlarınıza tecavüz eder.
Bana kalırsa otokontrol sisteminizi devreye sokup duygusal mantalitenizi klozete atın ve sifonu çekin.
Mutlu olmayı beklemeyin, çünkü salt mutluluk yoktur. Zaman zaman aksilikler gecikir, kısa süreliğine her şeyin yolunda gittiğini sanırsınız. 
Yanılıyorsunuz.
Yolunda giden tek şey, hayatın bizi düzme çabasıdır.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

King Crimson



Epitaph'ı söyler gibi rakı masasında Crimson, 
Notalarla etimi sıkıştırıyor doktor.
Yar yanımda yok, benim canım daha çok sıkılıyor.
Yastıklar yüzümü döver gibi, Ölsem, biliyorum toprak geri itecek,
Doktor, ameliyatla alsana benden beni,
Kendimi zehirliyorum. Hazır mısın doktor?
Bir, iki, üç; İçimdeki palyaçolara kürtaj istiyorum !

25 Temmuz 2013 Perşembe

daha iyileri başlayabilsin diye ..



Her şeyin bir nedeni olduğuna inanırım.
İnsanlar değişir ve siz de umursamamayı öğrenirsiniz, bir şeyler ters gider ve böylelikle her şey yolundayken bunun kıymetini anlayabilirsiniz, yalanlara inanırsınız ve sonunda kendinizden başka kimseye güvenmemeniz gerektiğini anlarsınız; ve bazen iyi şeyler biter ki daha iyileri başlayabilsin..

19 Temmuz 2013 Cuma

Her Temas İz Bırakır ..



Hadi canım niye bu kadar sıkıyorsun kendini?
Yeni tanıştığın birine her şeyini anlatmaz mısın?
Ben karşıma çıkan ilk insana bütün hayatımı anlatabilirim.

''Neden?''
Nedeni yok. Yani Bence yok. Doktora sorarsan, manik döneminde olduğu için der ama palavra. Bizi samimiyetin hastalık olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. İnanınca, herkes gibi olunca, aptallaşınca iyileşiyoruz.






                                        Emrah Serbes
                                        


17 Temmuz 2013 Çarşamba

Baba ..



Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. ''Baba, baba'' demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, ''babam bugün niçin gecikti?''diye sorarız; kardeşimize, ''babam yine su istiyor,'' der ve dertleniriz; bazen de ''babama hangi yalanı uydursam,'' diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir. Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o biraz yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilk ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilk ve hep onun saçları ağarır, ilk ve hep o öksürür. Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden, girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. içimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin. Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık. O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir. Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder. 

16 Temmuz 2013 Salı

Aşk ..



Sevmek tehlikelidir.Sevmek; uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliği sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun.


Ama yavaş yavaş varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Böylece,onu üç saat düşünüp iki dakika unutmaya başlarsın. Yakınında değilse, bağımlıların uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır.

Yani aşkı falan siktir et çay koy ..

Hikaye.. hep aynı




Hikaye aslında hep aynı.

Kutsal kitaplarda ya da ucuz romanlarda, insanın hep arada sıkışıp kalan kararsız ruhunun öyküsünü okudu tüm yeryüzü sürgünleri...
İnsan, Tanrı'nın nimetlerini yeyip, Şeytan'ın sözünü tuttu.
Ve bu karmaşadan, tüm insanlığın ortak öyküsü ortaya çıktı.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Kadınlar da böyleydi ..



Çevresine bakındı.
Yoktu.
Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu.
Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu.
Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

''BEN''lik



Oysa, düşlerimi gerçekten gerçekleştirmeye cesaretim olsaydı, beklemektense, işe girişip, en azından, başarısız da olsam, gerçek ve evet hakedilmiş bir yıkıma ulaşabilirdim; ya da, korkaklığımı açıkça kabullenerek, gerçeklere boyuneğip, düşlerimi bir kenara atabilir; o zaman da, gene hakedilmiş bir lanetlenmeyi gerçekten yaşayabilir; sonunda da pısırık ve sessiz bir ölüm bulabilirdim.
İkisini de yapmadım
Böylece ortada bıraktım kendimi..

11 Temmuz 2013 Perşembe

BOŞ ..



Küfrediyorum iradesizliğime. Küfrediyorum insanlığıma. O kadar çok renk var ki içine düştüğüm çukurda. Her yer kararıyor ve simsiyah oluyor gözlerimi açınca… Aslında gözlerim kapalıyken iyi bir insan oluyorum ben. Hiçbir şeyi fark edemeyen, duygularından yoksun, bitkisel hayatta olan… Aralamaya başladığımda göz kapaklarımı... başlıyor cehennem tiyatrosu! Oysa otopsisi yapılmış bir bedenin ki kadar boş bir beyinle ne kadar mutlu olurdum diye düşünüyorum. Bir yerlerde ölü doğmuş bir çocuk olduğumu biliyorum. Sadece yaşıyormuş gibi yaptığım için iki ayağımın üstünde duruyorum…
                                                                                                  Kinyas ve Kayra

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Ama sonra.. Ölüyorlar.


Çiçekler ölmüş, hepsi.

Eskiden bir yer ayarlardın mı,
Güneşi iyiyse, yerini de sevdiyse ne biçim açardı.



Şimdi güneş aynı,
Işık aynı
Yer aynı..
Suni gübre istiyorlar.
Bir iki gram potas koyunca bir coşuyor namussuzlar.
Ama sonra..
Ölüyorlar.

Muhsin Bey / Yavuz Turgul - 1987

4 Temmuz 2013 Perşembe

Çünkü üşüyorum ..



Ben, diyordu insan değilim..
Çünkü üşüyorum..
Sizler üzerinize hatıralarınız, aileleriniz, dostlarınız, mesleklerinizle örterken ben üşüyorum..
Çünkü bunların hiçbirine sahip değilim..
Ve olmak da istemiyorum..

                                                HAKAN GÜNDAY

2 Temmuz 2013 Salı

Fak!

                                                                            




Görüntüme bakarak kendi kendine konuşmayı denemeyeceğim. Bunun için, kötü bir geçmişe, yaşadığım modern hayattan(kapitalizmden) tiksinmeye, konuşmamın etkili olabilmesi için biraz İngilizce'ye, asilik işleri yüzünden günlerdir uyuyamamış Edward Norton bakışına ve başarılı olursam paramparça bir final için yumruklarıma ihtiyacım var. Kendime dik dik bakmakla başlıyorum. Bu biraz uzun sürüyor, çünkü aklıma ''Naber lan!'' dışında söyleyecek hiçbir şey gelmiyor. Bakmaya devam ediyorum. Bir süre sonra, suratım kendiliğinden gerilmeye başlıyor, gözlerimi tiksintiyle kısarak bu gerilime destek veriyorum. Bir şeyler olacak gibi. Dudaklarım sert bir başlangıç için şekilden şekile girerken ağzımdan kendiliğinden 'fak' kelimesi çıkıyor. Üst üste 'fak' demeye başlıyorum. İşler yolunda. Başkaldırımın öbek öbek ağzıma hücum ettiğini hissediyorum. Sistem karşıtlığı, beynimden büyük bir basınçla ağzıma ilerlerken yolunun üstündeki gözaltı torbalarımı şişiriyor sanki. Peki, neden 'fak' diyorum, bilmiyorum. İşten mi atıldım? Hayır. Beni işten atsın diye patronu mu dövdüm? Allah korusun. İngilizcem çok mu az? Evet. Sistem karşıtlığının resmi dili olan İngilizce'de 'fak'dan öteye başkaldıramayınca ana dilime dönmeye karar veriyorum. Şimdi artık ben dursam bile aynadaki yansımam durmayacak. kelimelerim, aynada çoğalarak toplumsal ahlakı, sahte hayatları, metropol yaşamını parçalayan birer kırbaç gibi saklayacak. Yarattığım büyük kaos, hemen şimdi, bu banyoda başlayacak.: ' Senin de canın cehenneme! Senin ve bu koca şehirde yaşayan herkesin canı cehenneme! Mesai saatlerinde kariyere odaklanan, mesai bitiminde LCD'ye gömülen, Ducan diyetiyle vücudunu biçimleyen, hafta sonları Park Orman konserleriyle stresini dinlendiren, Yılmaz Özdil'le ülkeyi biçimlendiren, geceleri yatarken Elif Şafak kitaplarıyla kültürünü besleyen bakımlı baylar ve bayanlar hepinizin canı cehenneme... Üniversitedeyken üzerinde bit-bir tişört, sırtta bir çanta ülke ülke gezme planları kurarken, evlenince 'ETS Tur- Madrid-Barcelona-5 gece 6 gündüz'e 12 taksit isteyenlerin canı cehenneme... Akdeniz mutfağı ve dev beyaz tabakların canı cehenneme... Avakado dilimleriyle sotelenmiş deniztarakları, buharda pişmiş mevsim sebzeleri ve ılık kestane ile servis edilen ıspanak yatağındaki levreğin canı cehenneme... On dakikada bir çantasından çıkardığı jelle elini ovuşturup geriye kalan bütün ellere şüpheyle bakan hijyen manyaklarının canı cehenneme... 20'li yaşlarında güneş gözlüğü ve araba anahtarlarıyla adamlığa terfi edenlerin ve onların evlenir evlenmez diyete terfi eden eşlerinin canı cehenneme... Düğünlerde Jennifer Aniston gibi süzüldüğünü sanırken aslında Nilgün Belgün'den öteye gidemeyen gelinlerin, gelinlerin kuyruğunu toparlayan kara gün dostu telaşlı arkadaşların, kaygı ve aşırı makyaj yüklü suratlarıyla etrafı süzen kayınvalidelerin ve kolunda müstakbel eşiyle davetlilerin olduğu salona girerken libidosunu kapıda bırakan damatların canı cehenneme... Özel bir gecede altına sandalye ittiren erkek bulunca derhal 'mersi' diyen kadınların ve dünyada milyonlarca satılmasına rağmen aldığı tek taşla özel bir an yarattığını sanan erkeklerin canı cehenneme... Kariyerini 'elinin tersiyle' itip Fransa'da pastacılık eğitimi alanların, kariyerini bir anda silip küçük ama sevimli bir kafe açanların, kariyerini ani bir kararla terk edip kendini mistik doğuda arayanların canı cehenneme... Bıraktığınız kariyerler kapıldı haberiniz olsun!

1 Temmuz 2013 Pazartesi

out - of - control




İstediğimle, istemeye koşullandırıldığım şey arasındaki farkı kestiremiyorum.

Gerçekte istediğim şeyle, istemeye zorlandığım şeyin ne olduğunu söyleyemiyorum.

Sözünü ettiğim şey özgür irade... Özgür irademiz var mı, yoksa doğduğumuz andan itibaren medya ve kültürümüz bizi, arzularımızı ve hareketlerimizi kontrol mü ediyor?