18 Nisan 2014 Cuma

Yarın



Yarın bugünü yaşanabilir hale getiriyordu.
Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın nedeni yarındı- lotonun çıkma ihtimalini, aşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük: yarın.

3 Nisan 2014 Perşembe

Zehirli Örümcekler


  Bak, bu zehirli örümceğin mağarasıdır. Görmek ister misin onu? Ağı şurada asılıdır: Dokun da titresin.
İşte geliyor kendiliğinden: Hoş geldin zehirli örümcek! Sırtında oturuyor kapkara, üçgeninle alametin ve ben senin ruhunda ne oturduğunu da bilirim.
  Senin ruhunda öç oturmakta: Simsiyah bir yara kabuğu bağlar, ısırdığın yeri; zehrin, öçle fırdöndürür ruhu!
  Tasvir ederek buyuruyorum size, ey ruhu fırdönenler, ey e ş i t l i k vaizleri! Sizler zehirli böceklersiniz kanımca ve gizliden gizliye kin besleyenler!
  Fakat açığa çıkaracağım yakında, gizlendiğiniz yerleri: Bundan ötürü gülüyorum yüzünüze, yücelere has kahkahamla.
  Bu sebeple yerle bir ediyorum ağınızı, öfkeniz yalancılık mağaranızdan çıkmaya ikna etsin diye ve "adalet" sözünüzün arkasındaki kininiz açığa çıksın diye.
  İ n s a n ı n  k i n d e n  k u r t u l u ş u, benim nazarımda, en büyük umuda uzanan köprüdür zira; uzun süren kötü havaların ardından beliren gökkuşağıdır.
  Hiç kuşkusuz, başka türlü olmasını ister, zehirli örümcekler; "adalet" diye tanımlanan, dünyanın kötü havasıyla dolmasıdır intikamımızın- böyle söyleşirler aralarında.
  "Bize benzemeyen herkesten öç almak ve hakaret etmek isteriz." Böyle aheder, zehirli örümcek yürekleri.
  "Ve "eşitlik istenci"- bundan böyle erdemin adı bu olmalı. Bundan böyle şiddetle bağıracağız, kudretli olan her adaletsize karşı!"
  Ey eşitlik vaizleri, sizde "eşitlik" diye haykırıyor, kudretsizliğin zalim çılgınlığı: Böyle bürünüyor, saklı kalmış en zalim arzularınız, erdem sözlerinize!
  İncinmiş kibir, gizli haset belki de babalarınızın kibir ve hasedi: Bunlar bir kıvılcım ve bir öç çılgınlığı halinde çıkıyor sizden.


  Coşkulu kişilere benzer onlar: fakat onları coşturan yürek değildir,- öçtür bilakis. İnce ve soğuk göründüklerinde, onları ince ve soğuk gösteren ruh değildir, hasettir bilakis.
  Kıskançlıkları, düşünürün yoluna da sevk eder onları ve kıskançlıklarının belirtisidir bu- daima aşırıya kaçarlar: ta ki yorgunlukları, kar üzerinde uyumak zorunda kalana dek.
  Öç yükselir her yakınmalarında, ıstırap verir her övgüleri ve yargıç olmak mesut kılar onları.
  Fakat dostlarım, şunu tavsiyede bulunurum size. Güvenmeyin fazlasıyla cezalandırmaya eğilimli olanlara!
  Bunların, mahiyeti ve menşei bozuktur; cellat ve polis köpeğine benzer suratları.
  Sürekli adaletten dem vuranlara güvenmeyin! Hakikaten ruhlarının tek eksiği bal değildir, ve kendilerini "iyi ve adiller" olarak tanımlıyorlarsa, unutmayın ki eksikleri yoktur "riyakar" olmaları için; iktidardan başka.






                   
Friedrich W. Nietzsche / Böyle Buyurdu Zerdüşt